Ekim 31, 2006

Neşeli Çantalar

Yukarıdaki çantaları görünce hepsine sahip olmak istedim. Aslında hiç böyle neşeli, renkli, cıvıl cıvıl çantalar kullanamam. Hep resmi, ağırbaşlı, fonksiyonel, büyük çantalar taşırım. Karakterim gereği mi, çalışıyor olmam mı, ya da gerekebilecek herşeyi herzaman yanımda istemem mi bilemiyorum tercihim hep fazla ciddi ve büyük çantalar. Basit bir kumaş çanta istenildiği zaman bu hale getirilebilir diye düşündüm. Evinizdeki tüm pul boncuk, küçük çiçekler,püsküller değerlendirip, hayal gücünüze göre işleyerek çok şık çantalar elde edebilirsiniz. Sevdinizmi bu neşeli çantaları?

Ekim 26, 2006

İğne Oyası Örtüler

Herzaman çok beğendiğim ama öğrenmeye ve yapmaya cesaret edemediğim iğne oyası tekniğinden iki adet küçük örtü örneğini paylaşmak istedim bugün. Bayram geldi geçti, umarım hepiniz sağlıklı ve sevinç içinde geçirmişsinizdir. Biraz gülümseyelim istedim bugün ve aşağıdaki hikayeyi aktarmak istedim. Erkekler alınmasın lütfen ama Kadının Gücünü de hiç küçümsemesinler... 10 Erkek ve 1 Kadın 11 kişi bir helikopterden sarkan halata asılıdırlar. 10 erkekve bir kadın. ip herkesi taşıyacak kadar güçlü olmadığı için içlerinden birinin ipi bırakması gerektiğine karar verirler. Yoksa hep beraber düşecektirler. Bu kişinin kim olacağına kara veremezler ama o anda kadın çok etkileyici bir konuşma yapar.Tamamen gönüllü olarak ipi bırakabileceğini söyler.Çünkü bir kadın olarak, kocası için, çocukları için ve aslında genelde erkekler için her şeyi bırakmaya alışık olduğunu söyler,hem de karşılıksızca... Hikayesini bitirir bitirmez,tüm erkekler onu alkışlamaya başlarlar.... NOT:Bu hikayeyi akıllı bir kadına gönderin ki bugün gülümsemek için bir nedeni olsun.Tüm erkeklere de gönderin ki hayatın gerçeğini bir kez daha anlasınlar...!

Ekim 06, 2006

Sizin Hiç Adanız Oldumu

Akvaryumunuz olmasa da Balıklarınız olabilir diye düşündüm. Balık şeklinde keseceğiniz şablonları renkli kumaşlara aplike yaparak, sutaşı, pul, boncuk gibi malzemelerle farklı görünüşler elde edebilirsiniz. Balık bahsi olunca aşağıdaki beğendiğim bir yazıyı paylaşmak istedim sizlerle. Aslında uzun yazılar yazmak istemiyorum, çünkü çoğunlukla uzun yazıların sonuna kadar okunma ihtimali çok az. Hem zamansızlıktan hem de okuyucunun dikkati dağılıyor doğal olarak. Vaktiniz olursa lütfen okuyun. Çok iyi bir hafta sonu diliyorum sevgili arkadaşlar.

Thomas Cook, bir araştırma gezisi sırasında Atlas Okyanusu'nun bir yerinde; milyonlarca kuşun havada çığlıklarla daireler çizerek uçtuğunu görür. Kulakları sağır edecek kadar yüksek sesle çığlıklar atan kuşlardan yorulanlar, okyanusun dev dalgalarına atılarak intihar ederler. Bu olayı yıllar boyunca birçok balıkçı görür, birçok bilim adamı araştırır. Kuş bilimcileri yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfederler; ancak intihar etmelerinin nedenini çözemezler. Yıllar süren araştırmalar sonucunda bu trajik olayın yaşandığı yerde bir ada olduğunu, kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu adanın deprem sonucunda okyanusa gömüldüğünü bulurlar. İnsanların yokluğunu bile fark edemedikleri ada; kuşlar için göç yollarının vazgeçilmez durağıdır. Kuşlar, binlerce yıllık alışkanlıkla adanın yerini bilmektedirler ve yıpratıcı bir yolculuktan sonra aradıkları adayı bulamayınca yorgunluktan bitkin düşen bedenlerini çığlık çığlığa okyanusun sularına gömmektedirler? Peki ya siz? Sizin hiç bir adanız oldu mu? Yaşamın uzun göç yollarında size bir yudum taze soluk verecek, yolunuza dinç devam etmenizi sağlayacak bir adanız var mı? Bir gün yerinde bulamazsanız, ille de ulaşmak ve sığınmak için başınızın döndüğü ve dengenizi yitirinceye kadar kanat çırpacağınız bir ada yaratabildiniz mi kendinize? Sınırsızca her şeyi paylaşabileceğiniz bir dost! Yola birlikte çıkacak kadar güvendiğiniz bir arkadaş, daima huzur ve mutluluk verecek biri, ulaşmak için yıllardır uğraş verdiğiniz bir amaç edinebildiniz mi? şöyle daha bir yakın bakın çevrenize? Size gelen, sizin gittiğiniz, sizi bulan, sizin bulduğunuz kaç ada var çevrenizde? Kaç tane durup nefeslendiğiniz ada yaratmışsınız kendinize?

Ekim 02, 2006

Çiçek Demeti

Bundan 30 yıl önce mutlu olmak daha basitti. Güzel bir yemek ya da yeni bir çift ayakkabi mutlu olmak için yeterliydi. Ancak günümüzün materyalist toplumunda seçenekler çoğaldıkça tatminsizlik, rekabet çoğaldıkça da huzursuzluk artıyor. Yukarıdaki yastığı gördüğüm an annelerimizin, büyükannelerimizin yaptığı elişleri aklıma geldi. Küçük dünyalarında ne büyük nakışlar işlemişler,anlatamadığı duygularını yaptıkları nakışlara renklerle, desenlerle anlatmaya çalışmışlar ve ne kadar mutlu, sevgi dolu yaşamışlar. Mutlu olmayan insanlar bu kadar yoğun emek ve göznuru gerektiren nakışları yapabilirmiydi dersiniz. Hiç sanmıyorum.
Bu yastık Sevgili Leman'ın öğrenciyken gerçekleştirdiği bir proje. Geleneksel nakış tekniklerini tanıtmak ve yaşatmak için okulda yüzyıllardır süregelen teknikler bilhassa öğretiliyormuş.O da şimdi kendi öğrencilerine öğretiyor. Geçmişimizden gelen tüm güzellikleri geleceğe taşıyabilmek için elimizden geleni yapmalıyız diye düşünüyorum. Katılırmısınız?